Klavye fatihi olmak ya da olmamak. İşte bütün mesele bu...
18 Ağustos 2016 Perşembe
Klavye fatihi olmak ya da olmamak. İşte bütün mesele bu...
Ne zaman bir olay olsa bu yazıyı okuyan bir çok kişi, benim gibi kullandığı sosyal medya araçları ile tepkilerini, fikirlerini bildiriyor. Bazen aynı fikirde olduğunu sadece beğenerek gösteriyor. Ama en çok söylenen şey buralardan verilen tepkinin hiçbir işe yaramadığı ki katılmıyorum. Ve sadece klavye başında moda değimle klavye fatihliği ile ülkenin kurtulamayacağı. Evet fikirlerini paylaşmak için, insanları haberdar etmek, uyandırmak için, kitleleri bir araya getirmek için yeri geldiğinde reklamını yapmak için sosyal medya çok işe yarıyor. Ama yeterli değil. Hep eleştirdiğimiz gibi sadece klavye fatihliği yaparak gerçekten ülke kurtarılır mı zor, hatta imkansız. Bir şeylere karşı tepkimizi, isteklerimizi dile getirmek için evet meydanlar en güzel mecra ama ülkemizde maalesef meydanlar o kadar güvenli ve herkes için açık değil. Ay hiçbir şey için bir araya gelemiyoruz, derdimizi anlatamıyoruz, bizden hiçbir şey olmaz diyenler; Kaderine razı olanlar,kabullenmişler, umudunu kesmiş olanlar kesmeyin... O zaman ne yapmak lazım. Önce okuyacağız. Öyle bilmeden ahkam kesmek olmaz. Önce oku diye başlayan Kuran'ı(Aslında tüm kutsal kitapları okumak lazım. Ama özellikle İslam dinini kabul etmiş birçoğumuzun kutsal kitabımızı okumuşluğu yok) sonra Nutuk'u sonra tarihimizi İlber Ortaylı'yı, Sinan Meydan'ı, Turgut Özakman'ı, yakın tarihimiz için Uğur Mumcu'yu ve daha onlarcasını okuyacaksın. Ve kendine saklamayacaksın, başlayacaksın eşine dostuna anlatmaya öğrendiklerini. Vereceksin okuduğun kitapları tanıdığın en gençlere.. Sonra da sınava çekeceksin bakalım gerçekten okumuş mu :)
Sonra sadece uzaktan ay çok takdir ediyorum deyip,bir kuruş destekte bulunmadığınız, kapısından geçmediğiniz sivil toplum örgütlerinden birinden içeri girip ben geldim size nasıl yardımcı olabilirim. diyeceksin. Mesela Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Aziz Nesin Vakfı, Tegv, Açev, Toçev'e gidin. Her şey eğitimle başlar biliyorsunuz. Ama önce çocuklara iyi insan olmayı öğreteceksin bu şart. Ne demişler bir çocuk güler, dünya güler. Düşünün sadece 1 yazı ile bir çocuğun hayatına dokunsanız nasıl bir başarı biliyor musun? O çocuk belki ileride sayende Aziz Sancar olacak, Türkan Saylan olacak. Mesela eğer spor yapıyorsanız, ilk yardım eğitimini biraz geçen bir eğitim almışsanız Akut'a gidin sesimi duyan var mı diyerek içeri girin. 20 yıldır ne hayatlar kurtardılar. Nefes alıp veren tüm canlıların hayatını... Tema'ya gidin, Greenpeace'e mesela. Doğa'yı mahvettik farkında mısınız? Bir bardak suyu kurtarsan kardır. Bil bunu. Hiç mi doğum günü,yıldönümü, nikah hediyesi vermiyorsun gelenlere. Tema'dan fidan hediye et. Yonca Tokbaş'ın umut ormanına ağaç dik. Yok ben biraz siyaset ile ilgileniyorum diyorsan gidin Atatürkçü Düşünce Derneğine, girişimci ruhumu geliştireceğim, gençlerede bende olanları anlatacağım diyorsan git JCI'ya mesela. Ama birinden içeri gir ve başla. Sadece meydanlara inerek olmaz bu işler, okuyacaksın, öğreneceksin,paylaşacaksın... Yeni nesillere aktaracaksın sendekileri ve göreceksin bak nasıl değişiyor her şey. Hatta ülke... Her şey nasıl iyiye gidiyor. Öyle oturup söylenmekle olmuyor bu işler kusura bakmayacaksın. Bir zahmet ayağa kalkıp, hadi bismillah deyip başlayacaksın en başından.... Evet bu ülkeyi sen ben biz kurtaracağız. Ee hadi iş başına.
Gönderen
Oley Kasapçı Yılmaz
zaman:
03:57
0
yorum
Bunu E-postayla Gönder
BlogThis!
X'te paylaş
Facebook'ta Paylaş
Etiketler:
yazilarım
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)